Çukurova Üniversitesi Besin Mühendisliği Kısmı Öğretim Vazifelisi Prof. Dr. Mehmet Sertaç Özer, gün geçtikçe popülerliği artan ‘glütensiz beslenmenin’ sakıncalarına değindi. Prof. Dr. Özer, Glüten, yüzde yüz nişasta, çokça şeker ve yağ kullanılarak elde edilir. Mecburî haller dışında glütensiz eser tüketmek intiharla eş değerdir” dedi.
Besin bilimindeki yenilikleri takip ederek toplumu bilgilendirmek ve beslenme konusunda farkındalık yaratmak maksadıyla kurulan Yaşar Üniversitesi Besin ve Tarım Topluluğu ile MYO Besin Sürece Kısmı tarafından Başaktan Buğdaya, Undan Ekmeğe” başlıklı çevrimiçi konferans düzenledi.
“ALERJİSİ OLDUĞUNA İNANAN BÜYÜK BİR KESİM VAR”
FOTO: DHA
Çukurova Üniversitesi Besin Mühendisliği Kısmı Öğretim Vazifelisi Prof. Dr. Mehmet Sertaç Özer, market raflarında sıklıkla görmeye başladığımız, pazar hissesi her geçen yıl artan glütensiz eser tüketimiyle ilgili değerli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Özer, husus ile ilgili şunları söyledi:
“Uluslararası yayımlanan bir makaleye nazaran insanların yüzde 35’i alerjileri olduğuna inanıyor. Lakin Dünya Sıhhat Örgütü’nün resmi sayılarına nazaran dünya nüfusunun sadece yüzde 3,5’u alerjik hasta kümesine giriyor. Demek ki yüzde 31,5’luk inandırılmış bir kitle var. Çölyak hastalarının sayısı ise dünya nüfusunun yüzde 1’i kadar. Maalesef son devirlerde çölyak ve fenilketonüri hastalarının kullanması gereken bu glütensiz besin eserlerinin fiyatlandırılmasında çok büyük sayılar görüyoruz. 25 yıldır besin alanında çalışan bir insan olarak söylüyorum ki zarurî olmadan glütensiz eserleri tüketmek insan sıhhati açısından ziyanlıdır. Glüten, yüzde yüz nişasta, çokça şeker ve yağ kullanılarak elde edilir. Zarurî haller dışında glütensiz eser tüketmek intiharla eş kıymettir.”
ALZHEİMER TEHLİKESİNE DİKKAT!
Piyasada taş değirmen ekmeği olarak bilinen ekmeğin de Alzheimer riskini arttırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Sertaç Özer, “Taş değirmenler son devirlerde çok moda oldu. Bu nedenle taş değirmenlerden elde edilen undan yapılan ekmekler fazlaca talep görüyor. Fakat bunu sorgulamamız lazım. Klasiği korumak değerli lakin taş değirmen sağlıklıymış üzere bir izlenim yaratıldı. Şahsen raporladığım araştırmalara nazaran taş değirmenler; alüminyum, magnezyum ve silisyumdan güçlü bir yapıya sahip. Alzheimer’ın en önemli sebepleri ortasında alüminyum ve silisyumun bedende birikmesi olarak gösteriliyor. Bir kadro beşerler taş değirmen ekmekleri bilinçsizce halka öneriyor. Bu tehlikeli bir durum.” diye konuştu.
“BUĞDAYIN GENETİĞİ ASLA DEĞİŞTİRİLMEDİ”
Konferansın bir öbür konuşmacısı, 2008 yılından bu yana ekşi mayalı ekmek üretim teknolojileri konusunda çalışan Yüksek Mühendis Nesrin Karataş oldu. ‘Ekmek Defterim’ isimli toplumsal medya hesabından ekşi mayalı ekmek konusunda eğitimler ve bilgiler sunan Nesrin Karataş, buğdayın genetiği ile ilgili tartışmalara açıklık getirdi. Karataş, “Ekmeklik buğdaylar 42 kromozomdan oluşur. Buğdayın genetiği asla değiştirilmemiştir. Genetiğinde bir oynama artık onu buğday olmaktan çıkarır. Bu bahiste ortada çok fazla bilgi kirliliği var. Buğdayla ilgili olarak sadece ıslah teknikleri kullanılır. 42 kromozomlu olan ekmeklik buğdayda glüten çalışır ve ekşi mayayla çok daha güçlü hale gelir. Lakin nişasta içeriği yüksek beyaz un yerine tam tahıl unları ve ekşi maya kullanılarak yapılan ekmekler çok daha sağlıklıdır. Ayrıyeten küflenmiş ekmeklerden uzak durulmalı. Birtakım konutlarda bu ekmekler biriktirilir ve hayvanlara yedirilir. Küflenmiş ekmek tüketimi tüm canlılar için sakıncalıdır” bilgisini verdi. (DHA)
Sözcü
