Pandemi devam ederken bilim insanlarının corona virüsü ile ilgili her gün yeni bir bilgiye ulaşıyor. Son olarak da virüsün ortaya çıkmasıyla bir arada hayatımıza giren toplumsal ara kuralını incelemeye aldılar. Araştırmacılar, COVID-19 riskini azaltmak için uygulanan kısıtlamaların geçerliliğini ve tesirini araştırıyor.
Araştırma grubu; birtakım durumlarda, virüse maruz kalma düzeyinin 20 metrede de 2 metrede de tıpkı olabileceğini söylüyor.
UZAKLIK DEĞERLİ DEĞİL
Hastalık Denetim ve Tedbire Merkezleri, iç ve dış yerlerde 2 metrelik ara tavsiye ederken, Avrupa’nın birçoklarında bu sayı 1 metre ve bu da Dünya Sıhhat Örgütü tarafından en az uzaklık olarak tavsiye ediliyor.
Lakin bu tip bir aralık kuralının hatırlanması kolay ve her duruma uygun olduğu argüman edilse de, yeni çalışma bu kuralların o kadar da faydalı olmayabileceğini söylüyor. Araştırma grubu; kimi durumlarda, virüse maruz kalma düzeyinin 20 metrede de 2 metrede de tıpkı olabileceğini söylüyor.
MIT profesörlerinden Martin Bazant ve John Bush, bir kişinin odada bulunan enfekte diğer bir şahıstan virüs kapmasının ne kadar süreceğini kestirim etmek için de bir formül geliştirdi.
MASKENİN EHEMMİYETİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
Bu hesaplamayı kullanarak, beşerler 2 metrede daha uzakta olsalar bile birtakım alanlarda virüse maruz kalma düzeylerinin ne kadar yüksek olduğunu ya da beklenenden daha düşük risk altında olduklarını görebilirler.
Araştırmacılar, sakin bir ortamda, bu parçacıkların yavaşça yere sürükleneceğini söyledi. Lakin havanın odanın içinde hareket ettiği ve insanların konuştuğu, yemek yediği, müzik söylediği ve hapşırdığı bir ortamda damlalar havada asılı kalabilir.
HAVADA ASILI KALIYOR VE UZAĞA GİDEBİLİYOR
Bazant CNBC’ye durumu şu biçimde özetliyor: “Uzaklık size pek yardımcı olmuyor ve birebir vakitte size yanlış bir güvenlik hissi veriyor; zira iç yerdeyseniz 20 metrede olduğunuz kadar 2 metrede de güvendesiniz. O alandaki herkes kabaca aslında birebir risk düzeyi ile karşı karşıya.”
Salgının başlangıcında, virüsün nefes verme, hapşırma yahut konuşma sırasında fırlatılan daha ağır damlacıklar yoluyla yayıldığına inanılıyordu. Lakin deliller, uzun vakittir virüsün havada asılı kalabilen ve birinci düşünülenden çok daha uzağa gidebilen daha hafif aerosol damlacıkları üzerinde yüzdüğünü ileri sürdü.
Araştırmacılar, sakin bir ortamda, bu parçacıkların yavaşça yere sürükleneceğini söyledi. Lakin havanın odanın içinde hareket ettiği ve insanların konuştuğu, yemek yediği, müzik söylediği ve hapşırdığı bir ortamda damlalar havada asılı kalabilir.
VİRÜS İÇİN MANİ DEĞİL
Virüs partiküllerini odadaki sirkülasyondan çıkarmak için bu tesir, havalandırma yahut filtreleme ile dengelenebilir.
Örneğin, virüs bulaşmış bir kişi 25 kişinin olduğu bir sınıfa girerse, hiçbiri maske takmaz ve hepsi konuşursa, herkes 36 dakika içinde corona virüsünü kapma muhtemelliğine sahip. Ve bu noktada toplumsal aralık hiçbir kıymet taşımıyor.
Buna karşılık, odadaki 25 kişinin tamamı maske takıyor olsaydı, havanın 20 saat boyunca solunması bile inançlı olacaktı. Hepsi maskesiz müzik söylüyorlarsa, üç dakika içinde virüsü kapma riski taşıyor olacaklardı.
Halk sıhhati merkezleri, 2 metrelik toplumsal ara kuralının bir virüs karşısında bir mani olmadığını kabul etmeye başladı.
Sözcü
