Hamile, bebek izlemleri, aşılamalar, okul taramaları ile kollayıcı hekimliğin alandaki en değerli adreslerinden biri olan aile hekimlikleri, bu yıl salgınla uğraşta kritik cephelerden biri olarak hizmet verdi.
Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası Lideri (AHESEN) Lideri Dr. Gürsel Özer, “Bu yıl nitekim 14 Mart ruhuna çok uygun bir tıp bayramı yaşıyoruz. 14 Mart neden doğdu? İşgal yıllarında, 14 Mart 1919’da işgal orduları Türkiye’nin tek tıp fakültesi olan binaya girdiler ve fakülteden öğrencileri çıkarmaya çalıştılar. Tıp öğrencilerinin üstünden üniformaları alındı, geceliklerle ders yaptılar. Bu beşerler örneğin Balkan Savaşı’ndan sonra hiç mezun vermemişlerdi. Tıp öğrencileri, tıp fakültesinin 14 Mart 1827 yılında kurulmasını münasebet göstererek işgal kuvvetlerinden toplanabilmek için müsaade istediler. 3 öğrenciden fazlası bir ortaya gelemiyordu. Onları yanılttılar ve bir ortaya gelerek büyük bir salonda toplanıp işgali protesto gösterisine dönüştürdüler. Bir çabanın başlangıcının kıvılcımlarından biri de bu olaydı. Bugüne baktığımızda ise şu anda bütün dünya pandemi ile savaşıyor. Bu yılki Tıp Bayramı da bence işte o gayret ruhu ile örtüşüyor” dedi.
“BU KERE İŞGAL ORDUSU DEĞİL, VİRÜSLE SAVAŞIYORUZ”
“Bu da maalesef çok ölümcül sonuçlar doğuran bir düşmandı. Bu yıl tıp bayramının, bu çaba, azmin ve kararlılığın devamı manasında çok daha pahalı olduğunu düşünüyorum. Pandemide ASM’ler olarak bizler de yeni uygulamalar yaptık, ASM’lere giriş çıkışları düzenledik, evvelden herkes istediği üzere gelip gidiyordu, kurallar getirdik ve randevu sistemini özendirmeye çalıştık. Hijyen, korunma ve ara kurallarını halkımıza öğretmeye çalıştık”
SALGININ ALANDAKİ DAYANAK KUVVETLERİ OLDULAR
Pandemiden evvel ASM’lerde yapılmayan pek çok uygulamanın da salgın nedeniyle kendilerine yönlendirildiğine işaret eden Özer, “Örneğin okul aşılamaları evvelden üç yıl boyunca okullarda yapılıyordu. Bu yıl biz, üstelik bu üç seneyi bir yıla sığdırmaya çalışarak, okul aşılamalarını ASM’lerimizde gerçekleştirdik. Ayrıyeten salgınla birlikte erişkin aşılamaları da ön plana çıktı. Örneğin zatürre aşısı, inanılmaz yığılmalara neden oldu. Bunları da ASM’ler gerçekleştirdi. Hastanelerde polikliniklerin kapandığı devirlerde, muayeneler de bir periyot ASM’lerimize yansıdı. Bilhassa pandeminin birinci periyotlarında, 14 gün mühletle hastaların telefonla aranması ile alandaki olay takibi işini de ASM çalışanları olarak bizler yürüttük. Çok da kolay değil, önemli bir mesai alıyordu. 2 dakikada telefonu kapatamıyorsunuz zira. Tekrar birinci periyotlarda hastalık bilinmiyordu, beşerler çok telaşlı ve tedirgindi. Beşerler bize gelip neler yapması gerektiğini sordu sürekli” diye konuştu.
“HAK EDİŞ KAYIPLARIMIZ VERİLSİN YETER”
Hala devam eden Covid aşılamalarının da yüzde 60’ının ASM’lerde yapıldığında da işaret eden Özer, “Üstelik biz yalnızca mesai saatleri içinde çalıştığımız ve hafta sonları kapalı olduğumuz halde, beşerler hastanelerden fazla ASM’leri tercih etti. Bu da şunu gösteriyor, aşılamada vatandaşlarımız bize güveniyor. Biz çok şey yaptık pandemi sürecinde, yapmaya da devam edeceğiz. Pandemi uğraşında bizler rastgele bir ek ödeme istemedik, istemiyoruz da. Bizim tek isteğimiz var, yıllar içinde süregelen hak ediş kayıplarımızın yerine konması. Bu hak ediş kayıplarımız yerine konuluncaya kadar da siyah formalarımızla hizmet vermeye, işimizin gereğini en iyi formda yapmaya devam edeceğiz” diyerek kelamlarını noktaladı. (DHA)
Sözcü
