Covid-19 enfeksiyonunda temasın çok riskli olduğunun pandemi başından beri aralıksız vurgulandığının altını çizen Ankara Kent Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, şöyle konuştu:
“Covid-19 enfeksiyonunun başladığı birinci günlerden itibaren maske, ara ve hijyen kurallarının istisnasız uygulanması gerektiğini vurguluyoruz. Tokalaşmanın mutlaka tavsiye edilmediği bu süreçte alternatif diğer selamlaşma biçimleri gündeme geldi. Bunlardan iki tanesi dirsek dirseğe tokalaşma, yumruk yumruğa tokalaşma. Bunlar da çok net olarak söz etmek gerekirse, virüsün yayılımı açısından risk oluşturmakta. Bizim eski klâsik selamlaşma biçimlerimizden bir tanesi, elimizi göğsümüze getirerek selamlaşma. Bunun uygulanmasını ben bilhassa şahsım ismine tavsiye ediyorum. Zira uzaklık kavramı var. Biz yumruk yumruğa yahut dirsek dirseğe tokalaşmak formunda bir uygulamaya geçtiğimiz vakit, 1 buçuk metreden daha az bir ara ile karşı taraftaki ile yan yana gelmiş olacağız. Bu da zati kurallar manasında istenmeyen bir şey ve bu kuralı da ihlal etmiş olacağız” sözlerini kullandı.
TOKALAŞIRKEN DİKKAT!
FOTO: SHUTTERSTOCK
Covid-19 virüsünün damlacık yoluyla bulaştığını, münasebetiyle el üzerinde bulunan bir virüs partikülünün yumruk yumruğa tokalaşma esnasında karşı tarafa geçebileceğini belirten Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Elin ayası, yani iç tarafında bir mikroorganizmanın bulaş riski açısından bulunması, elin dorsali dediğimiz sırt tarafında da bu virüsün bulunma durumunu gündeme getirmekte. Yani virüs yalnızca bizim tokalaşmamız esnasında elin iç tarafından bulaşmayacaktır. Yumruk yumruğa tokalaştığınız vakit, enfeksiyon etkeni korona virüs o elin sırtında varsa ve partiküller biçiminde de yayılan bu mikroorganizma siz de bulaştan kısa bir mühlet sonra elinizi, ağzınıza, burnunuza yahut gözünüze değdirdiğiniz vakit önemli manada bir enfeksiyon bulaş riski altında kalıyorsunuz. Bu manada ben bu yumruk yumruğa tokalaşmanın yapılmaması inancındayım. Artı dirsek dirseğe temasın da yeniden bulaş açısından risk oluşturduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
“VAKA SAYIMIZ YÜZDE 25 AZALDI”
Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı üzere Ankara Kent Hastanesi Acil kliniğinde de bir azalmanın kelam konusu olduğunu belirten Prof. Dr. Oğuztürk, “Bizim hasta sayımızda bilhassa hafta sonu uygulanan kısıtlama önlemleri ve hafta içi de uygulanan kısıtlama önlemlerine bağlı olarak yahut hadiselerin yayılmasının da önemli formda engellenmesine yönelik teşebbüsler sayesinde azaldığını söyleyebiliriz. Bizim de yüzde 25 civarında olaylarımızın azalması kelam konusu” formunda konuştu.
“BEN DE AŞI OLACAĞIM”
Covid-19 ile uğraşta çıkış noktasının aşı olduğunu ve inaktive virüs aşılarının bu bahiste emniyetli olduğunu vurgulayan Oğuztürk, “İnaktif virüs aşısı dünyada teknolojisi çok eski vakitlerden beri uygulanan bir teknik ile üretilen bir aşı. Bu manada öbür mikroorganizmalara karşı da bu teknik kullanılmış durumda. Bilinen o ki şuana kadar gerek Covid-19 hastalığı ile ilgili üretilmiş olan inaktif aşıların Faz-2 çalışmalarına ve Faz-3 çalışmalarına yönelik de firmalar tarafından verilen bilgilere nazaran rastgele bir önemli yan tesiri olmadı. Zati Faz-3 çalışmalarının yapıldığı ülkelerden biri de Türkiye. Ülkemizde de benim arkadaşlarım dahil bu çalışmalara katılan bireylerde ben önemli yan tesir olduğunu gözlemlemedim. Buna karşı, antikor düzeyi dediğimiz, virüse karşı bağışıklık oranı olan bu hususların önemli manada yükselmiş olduğunu da gördük. Bu manada kendi adıma inaktif virüs aşısı olan bu aşının önemli yan tesirleri olmaması ve virüse karşı önemli bağışıklık oluşturmasından ötürü gönül rahatlığıyla yaptıracağım” açıklamasında bulundu. (İHA)
Sözcü
