Corona virüsüne karşı bağışıklığı güçlendirdiğini ve hastalıktan koruduğunu tez eden vatandaşlar, bal arılarına kendilerini sokturuyorlar. Arının iğnesini ve zehrini o kişinin bedenine bıraktıktan sonra corona virüsüne karşı bağışıklığının güçlendiğini öne süren vatandaşlar, periyodik halde bu metodu uyguluyor. Son vakitlerde bu taleplerle gelen şahısları geri çeviremediklerini aktaran Arı Kovanı sahipleri ise, arı sokmasının birçok rahatsızlığa yararlı olduğunu savunuyor.
KLİNİK BİR ÇALIŞMA YOK
İnönü Üniversitesi Klâsik ve Tamamlayıcı Tıp Merkezi Müdürü ve Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Parlakpınar, arı sokmasının corona virüsüne karşı tesirli olduğuna yönelik bilimsel bir klinik çalışmanın yapılmadığını ve kanıtlanmadığını söyledi.
Apiterapi olarak bilinen bu sistemin kas iskelet sistemi ağrısının yanı sıra kızarıklık ve hassasiyet üzere semptomların azaltılması için uygulanması durumunda sertifikalı tabiplerin nezaretinde yapılması gerektiğini söz eden Prof. Dr. Parlakpınar, şunları kaydetti:
* Corona virüsüne iyi geldiğine dair ispata dayalı tıp bilgileri ışığında elde edilmiş bir klinik çalışma sonucu yok. Bunla ilgili yapılan çalışmalar var lakin çalışma sonuçlarının açıklanmış olması lazım. Düzgün dizayn edilmiş klinik çalışmalara muhtaçlık var.
* Şu anki bilgilerimize nazaran Apiterapi uygulamalarının direkt klinik çalışmalarla desteklenmiş formda, corona virüsüne iyi geldiğini şu anda söylemek mümkün değil.
* Fakat yapılacak çalışmalar sonucunda bunlar söylenebilir. Hipotez olarak bağışıklık sistemini güçlendirme cümlesi araştırma sorusuna hipotez olarak yerleştirildikten sonra çalışma dizayn edilip klinik çalışmalar yapıldıktan sonra lakin buna karar verilebilir.
* Apiterapinin ne olduğu, kimlere uygulanabileceği, kimlere uygulanmasının sakıncalı olduğu, bu uygulamayı yapacak kişinin sertifikalı doktor olması gerektiği, uygulamaların yapılacağı merkezde bulundurulması gereken taban ilaçların ve gereçlerin acil bir durum ortaya çıktığında müdahale edilebilecek ortamın ve envanterin oluşturulması ve hastayı tedaviye almadan evvel yapılması gereken tüm testler detaylı halde yönetmelikte tanımlanmıştır.
Foto: İHA / Prof. Dr. Hakan Parlakpınar
ARI ZEHRİNİN DİREK ALINMASI RİSKİLİ
Arı zehri tedavisinin doktor denetiminin dışında direk alınmasının riskli olduğunu belirten Parlakpınar şöyle konuştu
* Medyadan şahit oluyoruz. Beşerler direkt kendilerine bu eserleri ya da arı zehrini, ya da arının kendisini direkt uygulamaya çalışıyor.
* Meğer bu stil durumlarda, arı zehri dekopanse kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, teneffüs yetersizliği, sistemik lokal enfeksiyonlar, karaciğer işlev bozukluğu, betabülokör kullanımları, tedavi ahengini etkileyen şiddetli psikiyatrik rahatsızlıklar, yemekten çabucak evvel yahut çabucak sonra hamilelerde ve süt veren annelerde uygulanamaz.
* Bu etkileşimleri, bu durumları saptayabilecek, ön görecek, teşhisini yapabilecek, acil bir durum geliştiği taktirde müdahale edecek kişi doktorlardır. Yalnızca Tıp Fakültesi mezunu olmak yetmiyor, tıpkı vakitte bu eğitimleri almış Sertifikalı Tabip ve Çalışma müsaadesini almış tabip olması gerekmektedir” halinde konuştu.
“TIP FAKÜLTESİ MEZUNU OLMAK YETMEZ”
Arı zehri tedavisinin yalnızca merkezlerde uygulanabileceğini söyleyen Parlakpınar kelamlarını şöyle sürdürdü:
* Arı zehri tedavisi endikasyon dediğimiz müsaade verilen uygulama alanlarında müsaade veriliyor. Merkezler için yalnızca müsaade veriliyor. Başka uygulamalarda merkez ve ünite kavramı var. Apiterapi’de bu ayrım yapılmadan yalnızca merkezlere müsaade verildi.
* Üniversite Hastaneleri ve Eğitim ve Araştırma Hastaneleri merkez statüsündedir. Süreç yapabilme yetkisi ve o süreçlerdeki endikasyon yelpazesi genişliği daha fazladır.
* Bal, polen, propolis yahut arı sütü tedavileri bağışıklık sistemini güçlendirmek için yapılır. Apiterapi’de yalnızca bu saydıklarımız ünitelerde yapılabilir.
* Bu etkileşimleri, bu durumları saptayabilecek, ön görecek, teşhisini yapabilecek, acil bir durum geliştiği taktirde müdahale edecek kişi doktorlardır. Yalnızca Tıp Fakültesi mezunu olmak yetmiyor, birebir vakitte bu eğitimleri almış Sertifikalı Tabip ve Çalışma müsaadesini almış doktor olması gerekmektedir. (İHA)
Sözcü
