Yapısı gereği üzerinde çukurlar bulunan bademciklerde biriken yemek artıkları, tükürük salgısı ve meyyit hücreler tonsillit ya da halk ortasındaki ismiyle bademcik taşlarına sebep oluyor. Sık sık bademcik iltihabı olan bireylerde bademcik taşlarının daha sık görüldüğünü belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Songu, “Büyüklüğü bazen bir üzüm tanesi kadar olabiliyor. Beyaz ya da açık sarı renkteki bademcik taşları büyümeye devam ettikçe ağızda makus bir koku meydana gelir. Boğaz ve kulak ağrısına sebep olan bademcik taşları tedavi edilmezse, bademciklerin alınması kaçınılmaz olabilir” dedi.
Ağız kokusu, kulak ve boğaz ağrısı ile kendisini aşikâr ediyor
Ağız ve diş sıhhatine ihtimam göstermeyen bireylerde bademcik taşlarının daha sık görüldüğünü söz eden Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Songu, bademcik taşlarının peynir yumuşaklığında, çoklukla pirinç tanesi kadar bazen de üzüm tanesi büyüklüğüne erişebildiğini tabir etti.
Taşın boyutunun çok küçük olması durumunda belirti vermeyeceğini söyleyen Prof. Dr. Songu, “Bademcik taşının boyutları büyümeye başladıkça ağızda oluşan çok makûs bir koku meydana gelir. Boğaz ağrısı ve kulağa vuran bir ağrı olur. Yutkunurken hastalarda zorlanma ve öksürük olur. Sık sık bademcik enfeksiyonu geçirip ağzında oluşan makûs koku yaşayan hastaların 4’te 3’ü yapılan tetkikler sonucunda bademcik taşı tespit edilmiştir. Bademcik taşı ağız ve diş sıhhatine kıymet göstermeyenlerde, sık sık bademcik iltihabı yaşayan, bademcik boyutları daha büyük olan bireylerde daha çok görülmektedir.” dedi.
Röntgen ve tomografi gerekebilir
Semptomlar nedeniyle kulak burun boğaz tabibine giden bir hastanın birinci olarak fizikî muayenesinin yapılacağını, çok küçük boyutlarda olan bademcik taşlarının fizikî muayeneyle görülmeyeceğinden röntgen ya da bilgisayarlı tomografi ile net olarak teşhis konulabildiğini kaydeden Prof. Dr. Murat Songu, “Bademcik taşı tedavisinde taşın boyutu kıymetlidir. Küçük boyutlarda olan bademcik taşı bir rahatsızlık vermiyorsa müdahale yapılmadan, hastanın ağız ve diş hijyeni konusunda gerekli itinası göstermesi, diş ipi kullanması, lisanını temizleyip dişlerini her gün fırçalaması kıymetlidir.” diye konuştu.
Peynir yumuşaklığında olan bademcik taşlarını hastaların sık sık tuzlu suyla ağızlarını çalkalamaları ve gargara yaparak küçülmesini sağlayabileceğini anlatan Prof. Dr. Songu, “Tuzlu suyla yapılacak gargara birebir vakitte yeni oluşacak bademcik taşlarının oluşmasını mahzurlar. Hastalarda sık sık bademcik iltihabı ve bademcik taşı oluşuyor, boğaz ağrısı, öksürük, yutkunma zorluğu yaşayan hastanın bademciklerinin alınması gerekebilir. Ağız hijyenine değer verilmesi, her yemekten sonrasında tuzlu suyla gargara yapılması, dişleri günde en az 2 sefer fırçalanması sayesinde bademcik taşlarının önüne geçilmiş olur.” halinde konuştu.
Kadinvekadin
