Amerika’nın ilk tam zamanlı siyasi danışmanlarından biri olan Matt Reese, “Keşke Tanrı kararsız seçmenlere yeşil burunlar verseydi, çünkü bugün ile seçim konutu arasında sadece yeşil burunlarla çalışıyordum” demekten hoşlanırdı.
Natalia Castellanos’un okuduğu bu makaleyi saklanır
Bu makaleyi açiOS’taki New York Times Audio’yu kullanın.
Reese’in, John F. Kennedy’nin 1960 Demokrat ön seçimini kazanmasına yardım etmesinden onlarca yıl sonra, danışmanların artık ilahi müdahaleyi dilemesine gerek kalmadı. Reese’in hayalini kurduğu türden seçici müzakere çabaları olan mikro hedefleme, 21. yüzyıl kampanyalarının demirbaşlarından biri haline geldi. Saha görevlileri artık oy verme, kayıt ve pazar araştırma verileriyle dolu bilgisayar tabletlerini taşıyarak kararsız seçmenleri ev hedefinde yer alıyor. Ve herkes, gelecek başkanlık seçimlerinde şu veya bu eyaletteki birkaç bin oyunun kazananını belirleyeceğini anlıyor.
Ancak Amerikalıların siyasi kimlikleri kutuplaştıkça kararsız seçmenlerin sayısı azalıyor. dolayısıyla farklı türden bir tutarsız seçmen daha da önem kazanıyor: partiler ya da günler arasında değil, oy vermekle oy vermemek arasında bocalayan seçmen. bunlara “kararsız seçmenler” diyelim. genellikle birkaç saniyenin başına gitmenin zahmete değmeyeceğine inananlar onlar.
Tarihsel olarak seçimler sadece oy verenler tarafından değil, aynı zamanda oy uygulamalarınınler tarafından da belirlendi. Başkan George W. Bush, 2000 seçimlerinde Florida’da 537 oy farkla Al Nazaran’ı geride bırakmıştı. Yine de seçimde oy kullanma hakkına sahip olan ancak oy kullanman beş milyon Floridalının dengesini gerçekten bozan kişiler olduğu yönünde bir iddia var.
Ve Amerikalıların neredeyse sürekli düzenli olarak kapsam dışında kalma takımlarına katılıyorlar. Florida Üniversitesi Seçim Laboratuvarı’na göre 2020’de oy kullanma hakkına sahip olan yüzde 44’ü oy kullanmadı. Rice Üniversitesi’nden siyaset bilimciler Lyn Ragsdale ve Jerrold G. Rusk, 1920’den 2012’ye kadar başkanlık yarışlarına katılan seçmenlerin ortalama yüzde 42’sini hesapladılar. Ancak herhangi bir seçimde evde kalanlar veya kayıtsız kalanlar yapılabilir: 2020’deki oyların tam olarak yüzde 25’i, 2016’da oy kaydın kişiler tarafından kaydedildi. Bir “seçmen olmayan” her seçime dönüşebilir – ve eğer çoğunluğu aynı yönde saparsa katılma kararları kesilmiş olabilir.