Benim bakış açıma göre, 6 Ocak 2021’de Donald Trump’ın teşvik ettiği Kongre Binası saldırısı, sahte seçmenler ve asılsız davalarla 2020 seçimlerinin geçersiz kılma destekleri ve bu seçim delil olmadan itibarsızlaştırmaya yönelik ısrarlı çabalar, Demokrasimizin bir özetini devirmeye yönelik bir girişim. Daha da önemlisi, 18 ABD sisteminin 115. Bölümü vatana ihanet, ihaneti yanlış okuma, isyan veya ayaklanma, kışkırtıcı komplo ve plan devrini savunma olarak kayıtlı ulusa karşı suçları içermektedir. Trump’a oy veren kişiler, 6 Ocak’ın ve son seçimleri takip eden, onun sonuçlarından dolayı en azından kısmi olarak özel buluyorum. Bu koşullar altında Trump’a oy verenlerin vatana ihanet suçuna katılmaya katılıyor musunuz?— İsim Gizli
Ethist’ten:
Geçen yıl yapılan anketlere göre Amerikalıların dörtte üçü Amerika’da demokrasinin tehdit altında olduğu düşünülüyor. Çıkış anketine göre bu seçmenler Trump’ı demokrasinin güvenli olduğunu düşünenlerle hemen hemen aynı oranda destekledi. Geçen yıl yayınlanan bir makale, UC Berkeley ve MIT’deki ekonomik dünya çapında demokratik gerilemenin (vatandaşların otoriter liderlere oy vermesiyle) temelde demokrasiye inanan ancak diğer tarafın inandığından şüphe etmeyen seçmenler tarafından yönlendirildiğine dair kanıtlar sundular. Araştırmacılar, bu tür seçmenlerin, daha önce muhalifleri arasında demokrasiye gerçek desteğin ortaya çıktığını göstermiş olsalar da, demokratik normları ihlal eden adaylara oy verme seçeneklerinin azaldığını buldu. Genel nokta şu ki, diğer partilerin insanlarının gerçek parçalarını anlamamak ve en kötülerini varsaymak demokrasi için tehlikeli olabilir.
Trump seçmenlerinin büyük bir kısmı vatana ihanet edebilir. Ve size uymaz, bilmeden vatana ihanetten suçlu olan birine oy vermenin başladığı bir kişinin ihanet etmesi mümkün değildir. Belki de onun hain olduğuna inanmaları. Benzer konular, aslında çok farklı bir isim olan Henry Wallace’ın 1948’de başkanlık için yarıştığı sırada yayınlanmıştı. Marshall Planı’nı kınamış, Sovyetler Birliği’nin Almanya’nın batı sanayi merkezinin yönetimindeki bir rol oynamasını geride bırakmış ve -karşıtların düşüncelerine göre- bir liderdi. Stalin’in özürcüsü.
Tarihçiler onun vicdanının sesini mi yoksa Amerika’nın düşmanlarının bir piyonu mu olduğunu tartışabilirler. Ama diyelim ki siz de onu hain olarak görenlerin arasındasınız. İddianameyi desteklemelerine kadar genişleme, siyasi anlaşmazlığı suç saymak anlamına gelirdi. Ayrıca, eğer kötü şeyler yapmışsanız birine oy vermek sizi o suçtan dolayı suçlu kılıyorsa, çoğu seçmenin başı büyük dertte demektir. Kışkırtıcı yapma açıklama deneyimi olan biri tarafından kızdırılmak kolaydır. Ama karşı nokta oy verenleri “içerideki düşman” olarak görmenin bir bedeli olabilir. Ancak Trump’ın özgürce kullandığı bir tabir elbette. Bu durumu benimseyerek demokrasiyi korumanın en iyi yolu olup olmadığını sormak isteyeceksiniz.